KALBİM LABADEE PLAJINDA KALDI.
Karayip Denizinin turkuaz
sularında gezinirken rotam beni bu sefer Küba’ nın doğusunda bulunan Hispaniola
adasına kadar getirdi. Sabahın erken saatleri olduğundan aheste aheste adanın
batı tarafında bulunan Haiti’nin Labadee sahiline doğru süzülüyoruz. Labadee
mavinin ve yeşilin her tonunun olduğu beyaza yakın renkte kumun hakim olduğu
bir plaj.
Başta palmiyeler ve muz
ağaçları olmak üzere birçok tropik ağaçlar var bu koyda. Yanaşabileceğimiz bir iskele olmadığı için Labadee
açıklarına demirleyip, flika ile adaya çıkacağız. Karayip korsanları beni her
zaman heyecanlandırmıştı. Üst üste çevrilen filmleri defalarca izlemiştim. Denize açılmadan hemen önce Miami’ de Coconut
Grove de ki Disneyland mağazasından bir Karayip Korsanı T-shirt’ ü bile
edinmiştim. Ama ne yalan söyleyeyim en çok turistin kaçırıldığı ülke unvanını
taşıyan, komşusu Dominik Cumhuriyetiyle de süregelen savaşın olması biraz
tedirginliğimi arttırmakta.
Tropik iklimin hüküm
sürdüğü Hispaniola adasına bu isim Kolomb’ un 1412 de
yenidünyanın keşfinden sonra verilmişti. Hispaniola Adası, Avrupa’ dan
gelenlerin yeni dünyayı keşfetmek için ilk uğrak yerleriymiş. Yılarca süren
Fransız sömürgeliği sonrasında ABD den sonra bölgesinde ikinci bağımsızlığını
ilan eden ülke olmuş. Ancak adanın diğer ülkesi olan Dominik Cumhuriyeti ile
yaşanan savaş, darbeler, katliamlar ve iç savaşlardan kurtulamadı. Bu durum ne
yazık ki Haitilerin yerli halkı olan Arawak
ya da Taíno’ ları ülkelerinin ne kadar cennet bir yer olduğunu göremez hale
getirmiş. Amerika kıtasının en fakir ülkesine ayak basmak üzereyim.
Adaya bastığım ilk an itibariyle
yukarıda sizlerle paylaşmış olduğum tüm tedirginliklerimi geride bıraktım.
Adalılar gayet sıcak ve sevgi dolu. Bu adada da bir öncekinde olduğu gibi yine
müzik eşliğinde karşılandık. Birden fazla grup farklı noktalarda konuşlanmış
müziklerini icra ediyorlar. İsterseniz 10–12 dolara basit imkânlarla
doldurulmuş Cd leri satın alabiliyorsunuz.
Ada da keyif adına en büyük lüks deniz yatakları kiralanıyor olması.
Dikkat edin turkuaz denizin üzerinde saatlerce umarsızca yatabilirsiniz.
Hâlbuki ben tembelliği sonraya bırakıp biraz da çevreyi tanımak istiyorum.
Ülkede savaş olduğu için Labadee nin etrafı güvenlik koridoruyla çevrilmiş. Çok
uzaklaşmak mahsurlu bulunuyor. Ben yakın etrafımda gördüğüm antik kalıntılarla
ve küçücük tezgâhlarda yapılan alışverişle ilgileneceğim.
Öğlen yemeği için
yapılacak barbekü ye katılıp, yerlilerin yapacağı dans gösterisini izleyeceğim.
Halkın Voodoo dininin mensubu olması ve inançları gereği fotoğraflarının
çekilmesinden hoşlanmayacaklarını düşündüğümden az miktarda ve uzaktan
fotoğraflar almaya gayret gösterdim.
Sabırsızlıkla beklediğim
barbekünün güzel kokusu bulunduğum yere kadar gelince gezmeye ara verip barbekü
bölgesine geçtim. O ne? Mönüde maalesef oldukça yağlı domuz eti ve neden mamul
olduğunu anlayamadığım sosis var. Ben yanımda getirdiğim meyvelerle idare etmek
durumundayım. Şikâyetçi değilim böyle bir mönü buralar için çok normal. Ben
dans gösterisini izleyerek buraların en önemli içki olan klerin içip
meyvelerimi yiyeceğim.
Labadee de zipline yapma
imkânınız da var. Çok yüksek bir noktadan başlayan ve tel üzerinde okyanus
üzerine hızlıca kayarak yapılan bu sporu denemeyi bir başka zamana bırakıp,
turkuaz rengi bir denizin ve bembeyaz kumsalların keyfine varabileceğiniz bu
plajda, şnorkel ile yüzmek, salla
dolaşmak daha iyi bir fikir olabilir. Birazdan tezgâhları gezip yerel Haiti el işlerinden
satın alacağım. Sıkı pazarlık yaparak 10 Dolar istenen bir ürünü sadece 1
Dolara alındığını hemen fark etmiş olmamdan dolayı şanslıyım. Çokça ahşap ve
ağaç kabuklarından yapılmış el işleri satın aldım.
Hoşça kal Labadee, hoşça
kal Haiti. Belki bir gün yine yolum buralara düşer. Belki o zaman kalbimi ve
aklımı bu adaya bırakarak gitmem gerekmez.
Gezmek flört gibi, kalıp
buraları sevebilirim. Ama gitmem gerek. Yaşanacak, görülecek çok yer var.
Necati Ekmekçioğlu
Bugünlerde havalar bayağı sıcak oldu, sabah ofise geldiğime yeni yazınızın forumda olduğu mesajı gelince ilk önce sizin yazınızı okuyayım dedim… Ben şimdi Labadee’de kaldım geri dönemiyorum:) Not: resimlerde çok güzel.
Gönlünüze sağlık ve siteye hoşgeldiniz.
Fotolardaki renklere ve maviyeşil uyumuna bayıldım.
Özellikle ilk fotoya.
birgün binrota’dan birilerinin yolu düşerse(ben de olabilirim bilinmez:) o taraflara dikkate alması gerekne bir yazı olmuş. elinize sağlık. Bu arada fotograflar da gerilla taktiği ile çekilmiş olmasına rağmen gayet hoş.
avrupalılar’ın amerikalılar’a nazaran kafataslarındaki biyolojik yoğunluğun daha fazla olduğunu düşünürdüm ki sizin bu yazınızla ispatlandığını düşünüyorum kendi kendime. ;)) fotograflarınız çok hoş ama Haiti’ye gidip de boynunda çiçekler takılı kızları çekmeden dönmek; oldu mu şimdi 😀
yazıya ilk bakışta fotoğraflar hemen göze çarpıyor . yazı da bilglendrici ve oradaki hayatı bize iyi anlatmış .
güzel yerler, değişik kültürer. Son cümle düşündürücü.
çok güzel fotoğraflarla bezenmiş, hoş bir yazı. Şu anda o adada olup, deniz yatağının üstünde turkuaz denizin ve güneşin tadını çıkarmak geldi içimden. Şimdi çalışmaya devam etmek çok zor olacak 🙁
ben olsam o anda bbq de ne var ne yok yerdim
nazik mesajlarınız ve görüşleriniz için tesekkur ederim.
Kısa ve öz yazı ile beslenmiş Fotolar süper.Herhalde 4 gb lık kartımın tamamını burada doldurabilir ve dönüştebir sergi açabilirim.
Bravo…..
ERKAN
Naciye Hanım,
Adalı kızların ciçeklerle karşılayacağı yanılgısına bende düştüm. Ama adaya gelir gelmez Haiti ile havaii’ yi karıştırdığımı anladım :)) sevgilerimle
üzüldüm doğrusu, aklımda haitili kızlar hep boynunda ve saçlarında rengarenk çiçeklerledir. sayı olarak hatırlayamıycam çünkü epey sene önceydi atlas dergisinin o parlak fotograflarında o şekilde görmüştüm;)
Klerin içkisini merak ettim doğrusu. Evet çicekli Hula Girller Hawaide dans ediyorlardı. Fotoğraflarınız la yazınız keyifli.
Ben yemiştim 🙂
Tesekkürler fotoğraflara bayıldım
son cumle mukemmel olmuş:)