İZMİR MAHALLELERİ – 4
AŞKI VE BUCA’YI GEÇ TANIDIK!
Bizler, 12 Eylül öncesi Ege Üniversitesi öğrencileri ve tabii ki ben aşkı ve Buca’yı geç tanıdık.
Ne dediğimi anlayabilmeniz için o günlerin “ ahval ve şerait”ine bir bakalım.
* * *
1975 yılının yağmurlu bir Ekim sabahı. Sabah karabulutların eşliğinde ilk kez üniversiteye adım atmışız. 1000 kişilik MÖTBE amfisi tıklım tıklım dolu. Dışarıda gök delindi sanki; gök gürültüsüyle oturduğumuz sıralar sarsılıyor. Sahnede – kürsü değildi bayağı bildiğimiz sahneydi- Tepegözün başındaki koltukta oturan Prof. Dr. Emin DİKMAN Organik Kimyanın ilk dersini veriyor. Birden dışarıdaki gök gürültüsünü bastıran bir sesle amfinin büyük ahşap kapısı tekmelerle yumruklarla ve marşlarla patlarcasına açılıyor.
“ Türkiye dağlarında çiçekler açar,
Devrimci Halk Ordusu ateşler saçar…”
Parkalı bir gurup amfiye ve sahneye el koyuyor. İnatla dersini anlatmaya devam eden Emin hoca dört kişi tarafında koltuğu ile birlikte amfi dışına alınıyor. Elektrikler kesiliyor. Çakmak alevinin ışığında gür sesli yeşil parkalı biri haykırıyor.
“ – Arkadaşlar…
Yıl 1975 Ahval-i şerait:
EÜ Tıp Fakültesi İGD’nin hâkimiyetinde Ülkücüler tutunmaya çalışıyor,
Anatomi kürsüsü ve baraka yemekhanenin bulunduğu Küçük Kampus Halkın Sesi- Aydınlıkçıların kontrolünde,
EÜ Büyük Kampus Halkın Kurtuluşu ve Halkın Yolu kontrolünde,
Bornova Merkez Ülkücülerin kontrolünde,
Buca Eğitim Enstitüsünün bulunduğu Buca Ülkücülerin kontrolünde
* * *
1976 kışının soğuk bir akşamı. Kampus içindeki yabancı diller okulunda İngilizce dersindeyiz. Dersin ortasında aniden kapı açılıyor. İçeri giren parkalı arkadaşlar nefes nefese,
“ Bornova Ülkü Ocakları Başkanı vuruldu. Bornova merkeze çıkmayın. Gurup halinde hareket edin “ diyerek uyarıyorlar. Gecenin karanlığında Hastaneye yürümeye de cesaret edemiyoruz. Kuzeye doğru yürüyüp Ankara asfaltına çıkıyoruz, otostop yapıyoruz. Duran bir kamyonetin kasasında gübreler içinde sarıkızla birlikte İzmir’e gelebiliyoruz.
Yıl 1976 Ahval-i şerait
Ülkü Ocakları Başkanının ölümü ve sağ görüşlü askeri öğrencilerin Tıp Fakültesinden kovulmasıyla Bornova merkez ve Tıp Fakültesindeki Ülkücü etkinliği sona eriyor. Artık Bornova Merkeze ve boykot olduğu günlerde Bornova büyük parktaki Kız Kahvesine rahat rahat çıkıp okey oynayabiliyoruz.
* * *
1977 yılının 1 Mayıs’ı.
Taksim Meydanında kızıl karanfiller açmış. Tıp Fakültesi bodrum kattaki Histoloji Laboratuarının önü. Tok sesli bir konuşmacı gür sesiyle katliamı lanetliyor
Tıp Fakültesinde İGD nin hâkimiyeti bitiyor. İkiye bölünen DEV – GENÇ’İN Dev- Yol fraksiyonu egemenliğini kuruyor.
* * *
1980 yılının 12 Eylül sonrası.
Amfilerin kapısında tanımadığımız tipler duruyor. Herkes tedirgin.
“… Gürcanı da almışlar…”
Tüm yurtta olduğu gibi Ege Üniversitesinde de hâkimiyet 12 Eylülcülerde.
* * *
Bu süre içinde Buca sürekli Ülkücülerin kontrolünde. Ege Üniversitesi “Şebeke Kartı” taşıyan birinin Buca sınırlarına girmesi can güvenliği açısından mümkün değil.
Ne baharlar geldi geçti, âşık ta olamadık. Kampusta ve kantinde Devrimci Yasaları geçerliydi. Bu yasalara göre kız arkadaşlarımız “ Bacılarımızdı.”
Bu ahval ve şerait altında ne âşık olabildik ne de Buca’yı keşfedebildik.
12 Eylül sonrası yıllar da Buca Eğitimde okuyan kız arkadaşlarımız sayesinde – artık bacılarımız değil sevgililerimizdi- hem aşkı hem Buca’yı keşfediyorduk. Onların ders çıkışı buluşup sıcak bahar günlerinde Göksu Çay Bahçesinde oturup geciken gençlik yıllarımızı yaşıyorduk.
* * *
Yine bir bahar gününde Buca’yı bu kez İzmir Binrotalı dostlarımızla keşfedeceğiz.
Buca, Rumlar, Yahudiler ve Türklerin bir arada yaşadığı, İngiliz, Fransız, İtalyan ve Hollanda şirketleri ile daha çok ticari ve sınai ilişkiler çerçevesinde oluşan Levanten Grubu’nun sayfiye yeri olarak yerleştiği bir belde.
ESKİ BUCA “ OLD TOWN “